David Lynch'ten Elektronik Albüm

2010'un sonlarına doğru çıkardığı iki single ve bu iki şarkının da içinde yer alacağı yeni elektro-pop albümüyle müzik ortamlarında hakkında daha ciddi muhabbetlerin dönmeye başladığı David Lynch'in müzikle olan ilişkisi geçici bir hevese indirgenemeyecek kadar eskiye dayanıyor. 80lerin sonlarından itibaren yönettiği filmler kadar müzikal projelerle de meşgul olan Lynch'in yönetmenliğini yaptığı filmlerin müziklerinde payı olması dışında; küçümsenemeyecek boyutta bir diskografisi de oluşmuş durumda. 8 Kasım'da müzikmarketlerde yerini alacak albümden çıkan single'lar Good Day Today ve I Know, kapak tasarımları ve klipleriyle.



'I wanna have a good day today' gibi son derece basit birkaç cümlenin kendini tekrarlayan bir melodi üzerinde defalarca söylenmesi, kliple birleştiğinde oldukça sürreal bir çalışma ortaya çıkarmış. Şarkı, melodisi ve üzerinde oldukça oynanmış vokaliyle Crystal Castles'ı anımsattı bana, ki bu bana göre 65 yaşında birine tarafımdan edilmiş en iyi iltifat.
I Know ise diğer şarkıya göre daha yavaş ve karanlık. David Lynch eseri olduğunu bilmesem bir Portishead şarkısı olduğuna bahse girebilirdim.
Albüme geçmeden önce paylaştığım iki klibin de David Lynch'in elinden çıkmamış olduğunu bilmenizi isterim. Yönetmenin her iki şarkı için de video klip yarışması düzenlediği ve finalistleri kendi belirlediği bu durumda, kazananların Lynchian bir stile sahip olmalarına da şaşırmamak gerek.
Uzunca bir girişten sonra bu yazıyı yazmamın asıl sebebi olan albüm ve detaylarına gelebiliriz. 14 şarkıdan oluşacak olan albümün adı Crazy Clown Time. Albüm kapağı ve şarkı listesi ise şöyle:
1. Pinky's Dream
2. Good Day Today
3. So Glad
4. Noah's Ark
5. Football Game
6. I Know
7. Strange and Unproductive Thinking
8. The Night Bell With Lightning
9. Stone's Gone Up
10. Crazy Clown Time
11. These Are My Friends
12. Speed Roadster
13. Movin' On
14. She Rise Up
Kendi yazdığı bestelerden oluşturduğu eserinde Lynch, Yeah Yeah Yeahs'in solisti ve Where The Wild Things Are filminin soundtrack'ini yapan isim Karen O'yu da duyma fırsatı sunuyor bize. Umuyorum ki Good Day Today ve I Know'da olduğu gibi vokaller üzerinde çeşitli denemeler yapmıştır. Sesini çok fazla beğenmediğimden değil, aksine müzik ve sinemaya olan muhtemel bakış açısından dolayı bu düşüncem. Bazı müzisyenlerin yazdığı her şarkı için aynı zamanda kafasında bir senaryo ve o senaryonun da baş kahramanını oluşturduğunu bildiğimden, vokalin manipüle edilmesi fikri müzikte her daim hoşuma gitmiştir. Zira her biri başka bir ses, başka bir karakter demektir.

M83 - Hurry Up, We're Dreaming

Adını spiral bir galaksi olan Messier 83'ten alan M83, Fransız müzisyen Anthony Gonzalez'in solo projesi. 2008 çıkışlı 'Saturdays = Youth' albümüyle büyük çıkış yakalamış ve Pitchfork gibi sitelerin de takdirini kazanmıştı. 2011'de bu çift cdlik, 'destansı, rüya dolu, güçlü ve yoğun' olarak tarif ettiği ve şimdiye kadarki en iyi eseri olduğunu düşündüğü albümle bizi kendi hayal dünyasına davet ediyor.
Zola Jesus'ın eşlik ettiği intro'nun ardından gelen ve albümden çıkan ilk single olan Midnight City ile albüm oldukça hızlı başlıyor.





Saksofon solosu yüzünden hemen 80ler etiketi yapıştırmak gibi bir hataya düşmek istemiyorum fakat Midnight City dışında Reunion, Claudia Lewis ve OK Pal kulağa oldukça 80ler gelen diğer şarkılar. Bunun dışında albümde diğer M83 albümlerinde olduğu gibi spoken-word tekniğine de yer verilmiş. Daha teatral bir hava katıyor bu müziğine. Bu albümden Raconte-Moi Une Histoire buna güzel bir örnek. Gonzalez'in bu yarattığı rüyalar arasına serpiştirdiği, diğer parçalara nazaran daha kısa olan geçişlere eşlik eden vokaller kabus gören bir insanın iç çekişlerini anımsattı bana. Rüyanın aniden bitiyor olma fikrini her ne kadar yaratıcı bulmuş olsam da Outro'nun aniden kesilmesini leak ile ilgili bir sorun olarak görüyorum, zira M83 her albümünde olduğu gibi bu albümünün kapanışını da en az 10 dakikalık bir şarkıyla yapacaktır. Hele ki 'destansı' olarak betimlediği bir albümünde sanıyorum ki bu durum kaçınılmaz.
Şu ana kadar yayımlamış olduğu tüm albümlerden izler barındıran ve bir kolaj niteliğinde olan albüm zihnin insana oynadığı oyunlar gibi zengin. Bazen tempolu bazense oldukça yavaş ve tam da bu yüzden de bir o kadar çekici bir sound'a sahip Hurry Up, We're Dreaming. 2011'in en iyi albümleri arasında şimdiden görebiliyorum onu.
Tracklist:
CD I
1. Intro (feat. Zola Jesus)
2. Midnight City
3. Reunion
4. Where the Boats Go
5. Wait
6. Raconte-Moi Une Histoire
7. Train to Pluton
8. Claudia Lewis
9. This Bright Flash
10. When Will You Come Home?
11. Soon, My Friend
CD II
1. My Tears Are Becoming A Sea
2. New Pal
3. OK Pal
4. Another Wave From You
5. Splendor
6. Year One, One UFO
7. Fountains
8. Steve McQueen
9. Echoes of Mine
10. Klaus I Love You
11. Outro

Ladytron - Gravity the Seducer

12 yıllık kariyerleri boyunca yaptıkları her müzikle dinleyicisine birbirinden farklı tatlar sunan ama bunu ilginç bir şekilde lehine çevirmeyi başarıp, kendilerine has soundu inşa etmekte kullanan bir grup Ladytron. Şüphesiz bunda Helen ve Mira'nın eşsiz vokallerinin payı büyük. 2010'da yayımladıkları Best Of 00-10 albümüyle bir 10 yıllık dönemi kapattığının ve belki de yeni bir döneme girmekte olduğunun sinyallerini veren grup, bir önceki albümü Velocifero'da yer alan ve albümdeki diğer şarkılara ve önceki işlerine nazaran gerek melodileri gerekse klipleriyle daha 'sıcak' bir Ladytron portresi çizen Ghosts and Tomorrow'la bıraktığı yerden devam ediyor. Albüm ve şarkı isimlerinden, kapak tasarımından ve albüm tanıtım fragmanından da anlaşılacağı üzere doğaya birçok gönderme mevcut. Electroclash'in soğuk ve gürültülü havasından git gide uzaklaştıkları bu albüm bana kalırsa grubun en atmosferik, en rüya dolu, en hafif albümü. 12 şarkıdan 3'ünün enstrümental olduğu bu albümde Mira'nın soğuk ve öfkeli İslav vokaline özellikle çok fazla yer verilmediğini düşünüyorum. Helen'ın vokali tahmin edersiniz ki albümün ruhuna katkı sağlıyor. Transparent Days ve bana göre albümün kapanış şarkısı olması gereken Ninety Degrees benim anlatmaya çalışıp kelimelere dökmekte zorlandığım havai atmosferi en iyi betimleyen şarkılar. Gravity the Seducer ile Ladytron bizi doğada bir yolculuğa çıkarıyor; yeri geliyor çöllerde serap görüyor, yeri geliyor gökyüzünde gittikçe yükselerek bulutlarla dans ediyoruz. Erimekte olan buzulların yarattığı serinlik önce içimizi ürpertiyor, ama ardından bulutlar arasında beliren güneş bize göz kırpıyor, içimiz ısınıyor. En sonundaysa yerçekiminin cazibesine kapılıp yeryüzüne geri dönüyoruz.
Tracklist:
1. White Elephant
2. Mirage
3. White Gold
4. Ace of Hz
5. Ritual
6. Moon Palace
7. Altitude Blues
8. Ambulances
9. Melting Ice
10. Transparent Days
11. Ninety Degrees
12. Aces High

Kate Bush'tan Yeni Stüdyo Albümü

2005'te yayımladığı son albümü Aerial'dan sonra tekrar inzivaya çekilen Kate Bush sırasıyla 89 ve 93 yıllarında çıkardığı The Sensual World ve The Red Shoes albümlerinden bazı şarkılarının yeni versiyonlarının yer aldığı Director's Cut ile bu sene ben dahil birçok dinleyicisini sevindirmişti. Ve sevindirmeye devam etmekte kararlı. Fish People adını verdiği kendi plak şirketinden çıkacak ikinci albümün adı 50 Words For Snow. Tamamı yeni 7 şarkıdan oluşan 65 dakikalık bu albüme arka fonda yağan kar sesleri eşlik edecekmiş. Stephen Fry da twitter'ından öğrendiğimiz üzere konuk vokal. Çıkış tarihi 21 Kasım olan albümün şarkı listesi ise şöyle:
1. Snowflakes (9:55)
2. Lake Tahoe (11:26)
3. Misty (13:49)
4. Wild man (7:03)
5. Snowed in at Wheeler Street (8:11)
6. 50 Words for Snow (8:10)
7. Among Angels (6:55)
Aerial'ın kapanışında yer alan Nocturn ve Aerial'la göz kırptığı progresif rock'a, Kate, umuyorum ki bu albümde de bolca yer vermiştir. Şarkı uzunluklarına bakıldığında ve bir konsept albüm olduğu düşünüldüğünde hayalperest bir tutumum olduğu söylenemez.